Hikayeler


 


Ya Allah'ın Sonsuz Rahmeti Olmasaydı !!

 
Eski zamanlarda köyün birinde kocası sarhoş olan bir kadın varmış.Kocası sürekli meyhanelerde, sokaklarda içer dolaşırmış.Bu yüzden köylü bu sarhoş adamı hiç sevmezlermiş.Onu görünce yollarını değiştirirlermiş.Günlerden birgün sarhoş adam ölmüş.Köyde kimse sevmediği için adamın cenazesini kıldıracak, gömecek kimse bulamamış eşi.Köyün imamı bile sarhoş adamın cenazesiyle ilgilenmemiş.Ben onun namazını kıldırmamda gömmemde demiş.Kadın ne yapacağını şaşırmış.Birden aklına dağ başındaki çoban gelmiş ona gitmeye karar vermiş.Kocasının cenazesini küfeye yükleyip sırtına vurmuş doğru dağdaki çobanın evinin yolunu tutmuş.

Kadın çobana rica etmiş
---kimse kocamı gömmek istemedi bende kadın başıma yapamadım bana yardımcı olda kocamı gömüver ALLAH rızası için der.
Çoban kadının ricasını kırmaz ve sarhoş adamın cenazesini gömer.
Aradan aylar geçer ve bir gün köyden alim biri sarhoş adamı rüyasında cennette görür.Çok şaşırır ve pek önemsemez rüyayı fakat aynı rüyayı iki üç kez daha görünce hemen caminin imamına gider.İmamda aynı rüyayı bir çok kez gördüğünü söyleyince hemen işin aslını öğrenmek için çobana giderler.
---çoban efendi biz rüyamızda geçenlerde gömdüğün o sarhoş adamı cennette olarak görürüz.Acaba sen onu nasıl gömdün veya gömerken ne söyledin ki biz hep onu cennette görürüz.Çoban cevap verir;
---Ben cahil bir çobanım pek dua bilmem.Fakat gömerken ALLAH ‘a şöyle demiştim
ALLAH ‘IM SEN BANA BİR SÜRÜ MİSAFİR GÖNDERDİN BENDE ALLAH MİSAFİRİ DEYİP ONLARA HİZMETTE KUSUR ETMEDİM ONLARA İYİ MUAMELE ETTİM.ŞİMDİ BENDE SANA BİR MİSAFİR GÖNDERİYORUM NE OLUR ONA İYİ BAK, İYİ MUAMELE ET. Dedim.şimdi rüyalarının kerametini anlamışlardı.

İstediğimiz kadar ibadet edelim iyi şeyler yapalım ALLAH dilemezse hiçbir şey olmaz .Belki ömrümüzün sonuna kadar ibadet etmiş olabiliriz, namazlarımızı hiç kaçırmamış olabiliriz, hiç günah işlememiş olabiliriz fakat bu ibadetlerimiz bizim bir gözümüzün görmesinin şükrüne dahi yetmiceni bilmeliyiz.ALLAH ‘ın yüce rahmeti olmazsa hepimizin sonu cehennem olurdu.ALLAH ‘ın sadece bir rahmeti dünyada 99 rahmeti ise öbür dünyadadır.ALLAH ‘ın Rahmeti okadar geniş ki belki hayatında hiç iyi amel işlememiş, namaz kılmamış, ama bir karıncaya basmamak için ayağının yönünü değiştirmiş birine Rahmetiyle Cennete koyacak Yada hikayedeki gibi ALLAH’ın sevdiği bir kulun hürmetine cennete girebiliriz.Belkide ömrünü ibadetle geçirmiş biri Cehenneme girecek ALLAH bilir hiç bilemeyiz.
ALLAH ‘ım Rametini, Merhametini bizden esirgemesin İnşallah. O halde hiçbir şeyimize güvenmeyelim sadece ALLAH’ın Yüce ve sonsuz Rahmetine güvenelim

 


Hz.Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler, derlerki
-Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.
Bu söz üzerine Hz.Ömer suçlanan gence dönerek:
-Söyledikleri doğrumu diye sorar.
Suçlanan genç derki evet doğru bu söz üzerine Hz Ömer:
-Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar.
Bunun üzerine genç anlatmaya başlar,derki :

-Ben bulunduğum kasaba hali vakti yerin

de olan bir insanım ailemle beraber gezmeye çıktık kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Hayvanlarımın arasında bir güzel atım varki dönen bir defa daha bakıyor hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyva koparmasına engel olamadım, arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı atım oracıkta öldü, nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım babası öldü, kaçmak istedim, fakat arkadşlar beni yakaladı,durum bundan ibaret,dedi.
Bu söz üzerine Hz Ömer söyleyecek bir şey yok bu suçun cezası idam, madem suçunu da kabul ettin...
Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:
-Efendim bir özrüm var, ben memleketinde zengin bir insanım babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı, gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım şimdi siz bu cezayı ifnaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettğiniz için Allah indin'de sorumlu olursunuz, bana üç gün izin veriseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün için de yerime birini bulurum der.


Hz Ömer dayanamaz derki:
-Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalırki? der,
Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar derki,
-Bu zat benim yerime kalır, o zat Hz peygamber (s.a.v) efendimizin en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelen Amr ibni Asr' dan başkası değildir. Hz Ömer Amr 'a dönerek
-Ey amr delikanlıyı duydun, der.
O yüce sahabi:
-Evet, ben kefili, der ve genç adam serbest bırakılır.

Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur, Medinenin ileri gelenleri Hz Ömere çıkarak gencin gelmeyeceğini, dolayısıyla Amr ibni Asr'a verilecek idamın yerine, maktülün diyetinin verilmesini teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz, derler.
Hz Ömer kendinden beklenen cevabı verir, derki,
-Bu kefil babam olsa farketmez, cezayı infaz ederim.
Hz Amr ibni Asr ise tam bir teslimiyet içerisinde derki,
-Biz de sözümüzün arkasındayız.
Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür.
Hz Ömer gence dönerek derki,
-Evladım gelmeme gibi önemli bir fırsatın vardı neden geldin.
Genç vakurla başını kaldırır ve:
-Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye geldim, der.
Hz Ömer başını bu defa çevirir ve Amr ibni Asr'a derki,
-Ey amr sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu da onun yerine kefil oldun?
Amr ibni Asr :
-Bu kadar insanın içerisinden beni seçti, insanlık öldü dedirtmemek için kabul ettim der.
Sıra gençlere gelir derlerki,
-Biz bu davadan vazgeçiyoruz, bu sözün üzerine Hz Ömer :
-Ne oldu biraz evvel babamızın kanı yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz?
Gençlerin cevabı dehşetlidir :
- Merhametsiz insan kalmadı demeyesiniz diye




 

AğzınaYılan Kaçan Adam

Akıllı birisi, atına binmiş gidiyordu. Yol kenarında uyumakta olan birisinin de ağzına yılan kaçmak üzereydi. Atlı, yılanı ürkütüp kaçırmak ve adamı kurtarmak için atını koşturdu, fakat yetişemedi.

Tutup o adama kırbacıyla birkaç kere vurdu. Uyanan adam, dar­belerin acısıyla bir ağacın altına kadar kaçtı. Oraya bir hayli çürük elma dökülmüştü. Atlı:

- Bunları ye, diye emretti.

- Beyim, dedi adam, ben sana ne yaptım. Eğer bana hakikaten kastın varsa, vur kılıcı öldür. Sana çattığım saat ne uğursuzmuş. Ne mutlu senin yüzünü görmeyene. Dinsizler bile kimseye sebepsiz böyle yapmazlar.

Bir yandan da lanetler okuyor, beddua ediyordu:

- Ya Rabbi, cezasını sen ver, diyordu.

Atlı ise onu dövüyor:

- Koş, diyordu.

Atlı adamı epeyce bir zaman koşturdu. Nihayet adamın safrası kabardı, yediklerini kusmaya başladı. Bu arada yılan da çıktı. Adam yılanı görünce atlının ayağına kapandı:

- Sen bir rahmet meleğisin, dedi, ne mübarek saatmiş ki seni gördüm. Sen beni analar gibi ararken ben eşekler gibi kaçıyordum. Durumu biraz olsun bilseydim sana bu kadar kötü sözleri söyler miydim?! Sükut ederek kızgın göründün, hiçbir şey söylemeksizin kafama vurmaya başladın. Bağışla!

- Eğer ben biraz olsun sana hali çıtlatsaydım derhal ödün patlar­dı, içindeki yılanı bilseydin ne elma yiyebilir, ne koşabilir ne de kusabilirdin. Sen bana söverken ben gizlice, "Ya Rabbi, işimi kolaylaştır" diye dua ediyordum.

İşte bu, akıllının düşmanlığıdır. Akıllının düşmanlığı, ahmağın dostluğundan yeğdir, denilmiştir. Peygamberler, halka içlerindeki yılanı göstermeye çalışır, insanlar ise onlara kötü sözler söylerler, hali anlamazlar.

 

ÇOCUKLARA ŞEFKATSevgili Peygamberimiz bir gün namaza durmuştu. Onun arkasında namaz kılmaktan derin haz duyan sahabileri saf bağlayıp ona uymuştu. Cemaatin kimi erkek, kimi hanımdı. O gün Peygamberimiz, uzun sureler okuyarak Mevla'sının yüce huzurunda rahat ve ferah bir namaz kıldırmak istiyordu. Derken namaz başladı. Efendimiz derin bir vecd içindeydi. Bu derin sessizliği bir çocuk ağlaması bozdu.

Uzun bir ibadeti düşleyen Efendimiz namazı kısa kesti.

Sahabiler namazı niçin bu kadar kısa kıldırdığını merak edip sordular, Şefkat pınarı efendimizin gül dudaklarından şu rahmet nağmeleri çağıldadı:

-Cemaatin arasında bulunan annenin, yavrucağın ağlamasından duyacağı elemi hissettim. Bu sebeple namazı çabucak bitirdim... (Bkz. Buhârî, "Ezan", 65; Müslim, "Salat", 37)

 

 



 

OĞUL İLE BABASI (ALLAH’IN RAHMETİ)

Oğlu ile babası sahile indiler; babacığım şu yerdeki şeyler neyin nesi

-Çakıl taşı çocuğum

Oğul kafasını sağa çevirdi, babacığım ya bunlar?

-Onlar da çakıl taşı evladım..

Sola çevirdi,ya bunlar babacığım?

-Hepsi çakıl taşı evladım..

Babacığım ne kadar da çok var bunlardan! evet evladım..

Peki babacığım bunlardan daha çok bir şey var mı dünyada?

Var evladım..

Nedir babacığım?

BABANIN GÜNAHLARI EVLADIM!

Babacığım, ya senin günahlarından daha çok bir şey var mı?

Var evladım..

Nedir babacığım?

ALLAH'IN (C.C.) RAHMETİ EVLADIM

 

 


2 yorum: